Yıllardır sırtında taşıdığı tüm kırgınlıklarından o akşamüstü eve dönerken, sokağın yanı başında silkinip, kurtuluverdi. Bunca zamanın kabarık faturası hem bedenini hem zihnini yormuş gibiydi, halinden. Tüm o dürüstlük borçları (kendine) , sineye çekilen eyvallahları, boğazındaki sımsıkı düğümler, çökmüş omuzlarıyla devamında eğik bir baş ve yılgın bakışlar… Hepsi kızılca bir gök altında yürürken nasıl da uçup gitti. Marifet aslına bakılırsa gökte değil, yüklerinden kurtulmaya hal-i hazırda olmaktaydı. İnsanın en yüce vasfı belki de hep yeni baştan küllerinden doğması, doğmaya hazır olmasıydı.
Feride Kaygusuz
Comments