Evet Halis, konuya vakıfım. Anlat sen yine de baştan. Işıklar kapanıp kalabalıklar dağıldığında sahte gülümsemesini rafa kaldırdı. Günün yalnızca bu saatinde kendiyle baş başa kalıp hakikati dinleyebilirdi yine kendinden. Ah bir de sessizliğin şu rahatsız edici sesi olmasa... Yalnızken bile kısık kısık sesleri çalınıyor insanın kulağına şu insanların. Hiç mi kaçış yok hiç mi kurtuluş? Ölüm bile paklamaz beni hem zaten öl demekle de ölünmüyor. Kendi kendine konuşmak ne zamandır delilik alameti oldu? Üzeri hep lekeyle kaplamış masanın saydam muşambasının. Bu eve bir kadın lazım Halis. Muşambayı silsin diye değil yalnız. Silse de fena olmaz. Yüzümü güldürsün, basit sevinçlerle doldursun içimi. Ruhumu kemiren o yamyamlardan olmasın. Bende kırık dökük ne varsa iyileştirsin. Gün aydınlanana dek oturdu yine, konuştu kendiyle. Belki hiç olmayacak düşler kurup ruhunu avuttu. Suratına tokat gibi çarpan gerçeklerden kaçıp hep avuturdu kendini zaten itinayla. Yaptığı seçimler yaratır insanın hayatını. Ya hep yanlış yolu seçersem? Kader mi olur adı yine, hiç mi üstlenmez bu insanlar suçu bir defa da olsa. O yola girdikten sonra yok geri dönüşü. Yazık. Bazı şeyler hiç değişmez ama keşke değişse.
Opmerkingen